İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Diyarbakır’daki temaslarına ilk olarak Diyarbakır Barosu’nu ziyaret ederek başladı. Ziyaret sırasında, Ziya Gökalp Sağlık Ocağı’nın eskiyen Türk bayrağı yenisiyle değiştirildi ve göndere çekildi.
Ticaret ve Sanayi Odası’nda Görüşmeler
Dervişoğlu, Diyarbakır’daki ikinci durağı olan Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nda, girişteki Gastronomi Sergisi’ni gezdi. Ardından Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya ile kısa bir açıklama yaptı.
Diyarbakır’ın Geleceği Üzerine Mesajlar
Dervişoğlu, yaptığı açıklamada, "Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla ilgili olarak karşılıklı temaslarımız oldu. Kendileri bize görüşlerini yazılı olarak ilettiler, biz de açık ve net biçimde yanıt verdik. Diyarbakır’ın bizim için özel bir yeri var. Çünkü biz Diyarbakır’ı seviyoruz, önemsiyoruz. Diyarbakır’ın bugün bulunduğu noktadan çok daha yukarıda bir seviyeye layık olduğunu biliyoruz. Hem ekonomik hem de sosyal açıdan çok daha ileri bir düzeyde olması gerektiğini her platformda ifade ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Siyasi Süreç ve Ortak Tavır Mesajı
Türkiye’nin bir sürecin içerisinden geçtiğini belirten Dervişoğlu, "Elbette bu sürece dair farklı görüşlerimiz olabilir. Bu görüş ayrılıklarının kaynaklarını da tartışabiliriz. Ancak bir ortak noktamız var: Şartlar ne olursa olsun, gelişmelerin iyiye gitmesinden yana ortak tavrımız var. Doğru sonuçlar alabilmek için doğru başlangıçlar yapılması gerekir. Bazı başlangıçların doğru olmadığına dair kanaatimizi de kamuya açık biçimde dile getiriyoruz. Meseleye bir sorundur penceresinden yaklaşarak çözümüne taalluk edebilecek doğru adımların atılmasına katkı sağlayacağız. Konuyla ilgili taassuplarımız, bağnazlıklarımız yok. Ama kaygılarımız ve endişelerimiz var. Bu kaygılar ve endişelerin ortadan kaldırılması, yok edilmesi adına da sıhhat derecesi yüksek bir değerlendirme kabiliyetine kavuşmamız lazım" dedi.
Sorunların Çözümünde Dil ve Üslubun Önemi
Dervişoğlu, "Gittiğim her yerde söylüyorum. Sorunlar tanımlanarak çözülmez. Sorunları çözebilmek için doğru bir dil, yapıcı bir söylem inşa etmek gerekir. Yani bu Türkiye’nin artık konuşabilmesi lazım. Hep yarım asırlık bir problemden bahsediyoruz ama problemin çözülebilmesi için sıhhat derecesi yüksek zeminler oluşturup oralarda bu sorunu anlamlı bir biçimde tartışabilmeyi becerebildiğimiz de pek söylenemez. İnsanların birbirine ön yargıyla yaklaştığı bir süreçte çözümlere yönelik sonuçlar ortaya çıkarması mümkün olamaz" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.