Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencisi 22 yaşındaki Nur Sena Düzgün, 27 Mayıs'ta bir ağaca asılı halde bulunarak yaşamına son verdiği iddia edildi. Olayın ardından yaşananlar, genç kadının ölümünün ötesine geçen bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Cenaze işlemleri Adli Tıp Kurumu’nda tamamlandıktan sonra Düzgün’ün bir yakını, Yeniköy Mezarlıklar Müdürlüğü’nü arayarak defin konusunda yardım istedi. Ancak görevli, saat 23.00’ten sonra defin işlemi yapılamayacağını ve 188 üzerinden yardım alınabileceğini belirtti. Aile, bu uyarılara rağmen Mezarlıklar Müdürlüğü’ne bilgi vermeden genç kadını Mardinkapı Mezarlığı’na defnetti.
İddiaya göre aile arasında çıkan kriz nedeniyle Nur Sena Düzgün’ün cenazesi gömüldüğü yerden çıkarıldı. Mezarlık çalışanlarının durumu fark edip bildirmesi üzerine, belediye yetkilileri aileyle iletişime geçti. Dilekçeyle alınan izin sonrası, cenaze 28 Mayıs akşamı Çiftehavuz Mezarlığı’na taşındı ve burada yeniden toprağa verildi.
Nur Sena Düzgün’ün intiharından sonra geride bıraktığı mektup, dikkat çeken vasiyetler içeriyordu. Mektubunda adı geçen Ahmet P. adlı öğretim görevlisinin mezarına gelmesini kesin olarak istemediğini belirten Düzgün, eşyalarının paylaşımı ve cenaze töreniyle ilgili de detaylı isteklerde bulundu. “Mezarımda taş bile olmasın, ağlamak isteyen evine gitsin” satırları mektubun en çarpıcı ifadeleri arasında yer aldı.
İntihar mektubunda ismi geçen Ahmet P., Dicle Üniversitesi tarafından yürütülen idari soruşturma kapsamında görevden uzaklaştırıldı. Üniversite yönetimi, olayın detaylarının incelendiğini ve gerekli hukuki sürecin başlatıldığını duyurdu.