Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki 12 bin yıllık Çayönü Tepesi'nin doğusunda yürütülen kazılarda Neolitik Dönem'e (MÖ 10.200-6500) ait ızgara planlı dört yapı ve Tunç Çağı'na (3100-1100) tarihlendirilen su kanalına ulaşıldı.
Tarih Öncesinden Günümüze Kesintisiz Yerleşim
Ergani Ovası'nda milattan önce 10 binden başlayan yerleşim evreleri bulunan ve 1963'te yüzey araştırmaları sırasında keşfedilen Çayönü Tepesi'nde ilk kazı Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Robert J. Braidwood tarafından 1964'te başlatıldı.
Hilar köyünün hemen kuzeyinde bulunan, eski adı "Kotaberçem (Çayboyu)" olan Çayönü Tepesi, göçebelikten yerleşik yaşama, avcılıktan üreticiliğe geçişin ve tarımın başladığı ilk merkezlerden biri olarak kabul ediliyor.
Dünya uygarlık tarihine ışık tutan alanda 1991'de güvenlik nedeniyle ara verilen ve 10 yıl önce yeniden başlatılan kazılarla kesintisiz yaşamın tüm aşamaları gün yüzüne çıkarılıyor.
Kazı Ekibi ve Çalışmaların Yoğunluğu
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çanakkale Uygulamalı Bilimler Fakültesi Müzecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Sarıaltun başkanlığında yürütülen arkeolojik kazılarda bu sezon 60 kişilik bir ekip görev yapıyor.
Doç. Dr. Savaş Sarıaltun, Çayönü Tepesi'nin Türkiye'de sistematik bilimsel kazıların yürütüldüğü ilk Neolitik yerleşimlerden biri olduğunu belirterek, bu yıl doğu kesimde daha önce kazılmamış bir alanda çalışmalara başladıklarını söyledi.
2025 yılı kazılarında Neolitik yerleşmenin farklı evrelerini saptadıklarını ve kültür dolgularının yoğunluğunu fark ettiklerini ifade eden Sarıaltun, "Kazdıkça geniş alanları ve yayılımın büyüklüğünü gördük. Çayönü'nde hâlen keşfedilecek çok şeyin olduğunu fark ettik" dedi.
Nisanda ot temizliğiyle başlayan kazılar, Mayıs ayında geniş bir ekiple yoğunlaştı. Temmuzda bilim insanları, öğrenciler ve işçilerden oluşan büyük bir ekip çalışmalara katıldı. Yaklaşık 750 metrekarelik alanda sürdürülen kazıların yıl sonuna kadar 1500 metrekareye çıkması planlanıyor.
Neolitik ve Tunç Çağı’ndan Eserler
Doç. Dr. Sarıaltun, kazıların doğu kısmında bir su kanalı, dört ızgara planlı yapı ile malahit (bazik bakır karbonattan oluşan parlak yeşil mineral) ve "Çayönü aleti" isimli obsidiyen (volkanik cam türü) alet bulduklarını belirtti.
"Bu alanda birçok malakit ve bakır nesne bulduk. Bakır işlemeciliğinin burada yaygın olarak yapıldığını görüyoruz. Şu anda 14 nesne var ve bunun daha da artacağını biliyoruz. O dönemi tanımlayan tek delikli yuvarlak, iki delikli kare, dört delikli kare ve badem tipli boncukların hemen hemen tüm varyasyonlarını buluyoruz. Boncuk sayımız onlarca seviyede ve yüzlere ulaşacak" dedi.
MÖ 9 bin yıllık kültür dolgularını netleştirdiklerini vurgulayan Sarıaltun, Çayönü'nün hâlâ keşfedilecek çok noktası olduğunu kaydetti.
Üretim Alanları ve Yaşam Modeli
Bulunan bakır aletler, boncuklar ve ham maddeler, dönemin üretim ustalığını ortaya koyuyor. Yapılar ve üretim alanları, o dönemdeki yaşam biçimine dair önemli bilgiler sunuyor.
Çanak Çömlekli Neolitik Dönem ve İlk Tunç Çağı’na ait katmanların da bulunduğunu belirten Sarıaltun, geçen yıl tespit edilen bir duvarın bu sezonki çalışmalarda sınır duvarı olduğunun netleştiğini açıkladı.
Su Kanalı ve Toplumsal Yapı
Sarıaltun, ulaşılan su kanalının önemine değinerek, "Künk çömleklerin yan yana dizilmesiyle ve kenarlarının örülmesiyle bir kanal oluşturulmuş. Pis su atık hattı veya temiz su hattı olabilir. Çalışmalarla netleşecek. Ancak bu, o dönemde güçlü bir yapı ve üst sınıfın varlığını gösteriyor. Normal bir ev için yapılacak bir kanal değil, daha özel bir kompleks için tasarlanmış" dedi.
Artan Buluntu Sayısı ve Izgara Planlı Yapılar
Bu sezon kazıların daha verimli geçtiğini söyleyen Sarıaltun, "Kazı sezonunun ortasında olmamıza rağmen geçen yıla göre iki kat fazla buluntuya sahibiz. Çayönü hem Diyarbakır hem de ülkemiz açısından uluslararası ölçekte önemli bir kültürel miras" dedi.
Alanının batısında görülen ızgara planlı yapıların doğuda da yaygın olduğunu belirten Sarıaltun, dört yeni ızgara planlı yapı tespit ettiklerini kaydetti.
"Bu dört yapı, MÖ 9100-9000'lerin kültür dolgusunu anlamamız açısından çok değerli. Doğu alanındaki yoğun ızgara planlı yapılar, yerleşmenin stratejisini, alan kullanımını ve dönemin topluluklarının yaşam modelini anlamamız için önemli veriler sunuyor" diye ekledi.