Dicle Nehri’nin Diyarbakır’dan geçen 100 kilometrelik kısmının, yasal olarak “nehir” statüsünde olmadığı ortaya çıktı. Türkiye’nin önemli su kaynaklarından biri olan Dicle Nehri, Suriye ve Irak’tan geçerek Basra Körfezi’ne ulaşıyor ve güzergâh boyunca birçok canlıya yaşam alanı sunuyor. Ancak UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Hevsel Bahçeleri’ni de kapsayan Diyarbakır’daki bölümü, resmi kayıtlarda nehir olarak tanımlanmıyor.

“DİCLE NEHRİ’NİN ANA KOLU NEHİR STATÜSÜNDE, HEVSEL BÖLÜMÜ DEĞİL”
Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Başkanı Avukat Ahmet İnan, Dicle Nehri’nin Bismil’den Suriye’ye kadar olan ana kolunun nehir statüsünde olduğunu, ancak Diyarbakır merkezden Hevsel Bahçeleri ve Eğil Barajı’na kadar uzanan kısmının bu tanımlamanın dışında kaldığını belirtti.
İnan, Kıyı Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 1992’den beri Dicle Nehri’ni tanımladığını hatırlatarak, “Bununla paralel olarak kum ocakları, madenler, nehrin peyzajıyla oynanması, endüstriyel atıklar, tarımsal zehirlerin buluşması en çok bu tanımsız kısımda meydana geliyor. Bunun kanuni güvenceden yoksun olması, etrafını yapılaşmaya, fabrikalaşmaya, kirliliğe açıyor” dedi.
“DİCLE NEHRİ AĞIR BİR KİRLİLİK VE KURAKLIKLA KARŞI KARŞIYA”
İnan, Dicle Nehri’nin tarih boyunca insanlığa su sağlayan bir kaynak olduğunu vurgulayarak, “Gelinen aşamada Dicle Nehri ağır bir kirlilik ve kuraklıkla karşı karşıya. Dicle Nehri, çamur akıyor, zehir akıyor, kötü kokuyor. Nehrin kenarına bile gittiğinizde bunu anlayabilirsiniz. Bu durumun giderilmesi için önce Dicle Nehri'nin hak ettiği statüye, coğrafi ve tarihsel gerçekliğine uygun bir şekilde nehir statüsüne alınması lazım” ifadelerini kullandı.
İnan ayrıca, nehir statüsüne alınmasının ardından kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi ve bu sınırın etrafındaki kirletici unsurların temizlenmesi gerektiğini söyledi.

“100 KİLOMETRELİK KISIM TANIMSIZ BIRAKILDI”
Dicle Nehri’nin Hevsel Bahçeleri’nin ortasından geçtiğini hatırlatan İnan, “Aslında bu bütüncül bir koruma. Kanuni sorumluluk kurumların yetkisindedir. Biz, sivil toplum olarak bu adımları attık. İlgili raporlamaları yapıp DSİ’ye, Bakanlığa ve valiliğe başvuruyu yaptık. Dere ve çay statüsü kanuni tanımlaması yapılmıyor. Buranın ne statüsünde olduğunu bilmiyoruz. 100 kilometrelik bir sınırdır. Dicle Nehri, 100 kilometre olarak tanımsız bırakılmış. Bunu belirsiz bırakmak, nehir statüsünden çıkarmak, kanuni güvencelerden de yoksun bırakmaktır” dedi.
İnan’a göre bu durum, bölgedeki yapılaşma ve çevre koruma sınırlarını da belirsiz hale getiriyor.





