Bismil ilçesinde yaşayan Meliha Çetin (62), 1992 yılında doğurduğu kız çocuğunun kendisine gösterilmeden hastaneden ayrıldığını, birkaç gün sonra bebeğinin öldüğü ve cenazesinin gömüldüğü bilgisinin verildiğini söylüyor. Çetin, 33 yıldır çocuğunun akıbetini öğrenemediğini belirterek olayın aydınlatılmasını talep ediyor.
DOĞUM VE İLK GÜNLER
Çetin, 1992’de Diyarbakır Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi (o dönemin doğumevi) ile irtibata geçildiğini, Dağkapı’daki doğumevinde bir kız çocuğu dünyaya getirdiğini anlattı. Bir gün sonra taburcu edildiğini, bebeğin ise kendisine gösterilmediğini söyledi. Ailesinden gelen ziyaretlerde de bebeği göremediklerini aktardı.
BİLGİ VERİLMEDİ
Çetin’in ağabeyleri bebeğin durumu için hastaneye gidip bilgi aldı. Aileye, doğan bebeğin “hasta” olduğu ve daha sonra yaşamını yitirdiği, cenazenin defnedildiği bildirildi. Çetin bu süreçte bebeğin kendisine gösterilmediğini ve defin yerine dair herhangi bir bilgi verilmediğini ifade etti.
“BEBEĞİM ÖLEMEZ, ÖLDÜYSE CENAZEMİ VERİN”
Çetin, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Bebeğim ölemez, öldüyse cenazemi istiyorum dedim. Vermediler, 'Tamam, bari bebeğimin kıyafetlerini getirin' dedim. Çocuğumu görmedim en azından o kıyafetlerinin kokusunu alayım dedim. O gün bugün kardeşlerim, babam, annem, çocuklarım hep arayalım diyorlardı."
Ailenin taleplerine hastane personelinin sert ve soğuk yaklaştığını, hemşirelerin kendilerine tepki gösterdiğini aktardı.
UZUN SÜRELİ BELİRSİZLİK VE ARAYIŞ
Çetin, 33 yıldır evladının nerede olduğunu bilmediğini, bulunan herhangi bir mezar yerinin gösterilmediğini söyleyerek yaşadığı içsel burukluktan söz etti. Olayla ilgili gerçeklerin ortaya çıkarılmasını talep ederek, “O zaman olan şeylerin çıkartılmasını istiyorum” dedi.